Cannes
Aslında Cannes’da çok da vakit geçirmedim ama geçirdiğim kadarını anlatasım var. Bir kere St Tropez dönüşü gece 23:30 sularında uğrayıp yemek yedik. Orada sahili ve sahildeki dünya güzeli rus hatunları gördük. Nice’e göre daha cıvıl cıvıl bir şehir. Genç turist daha çok gibi geldi bana. Bir de limanındaki yatlar daha çok. Ben bir gün Ekin ile Sevda’yı Nice’de bırakıp Daniela’nın evini görmek için Cannes’a gittim.
Önce ulaşımdan bahsedeyim. Araba yerine treni tercih edin derim. Nice-Cannes- St Raphael bölgesinde sahil yolu hem çok kalabalık hem de hız limiti var. Tren ile Nice’den 40 dakikada Cannes’a ulaşıyorsunuz. Oradan sahil çok yakın. Eğer direkt Cannes’a gidecekseniz THY’nin Nice veya Toulouse seferlerinden birini kullanabilirsiniz.
Önce özel bir plajda denize girdik. Cannes’da sahil kum ancak su kalabalıktan dolayı bulanık. Bu dönemde sahili boş bulmak neredeyse imkansız. Eğer amacını denize girmek amaçlıysa kesinlikle Nice diyorum. Gittiğimiz plajın adı L’Ecrin, mücevher kutusu demekmiş. Bize yardımcı olan garson Tony oraya çok türk gittiğini söyledi. Giriş 35 Eur ve içecekler kola,bira gibiyse 10-12 Eur, atıştırmalıklar 20 Eur civarında yani pahalı. Ama sessiz sakin bir yerde, 75 yaş üstü estetikli hatunlarla beraber güneşleniyorsunuz. Çok komikler, hepsi dal gibi ve azami hepsinin memeler ve dudaklar silikon. Doğal güzelliğimle (!) damgamı vurdum. Dani’nin evi gördükten sonra meşhur caddesinde alışverişe çıktık. Bu arada lüküs mağazaların olduğu cadde değil, aman yanlış anlamayın. Zara ve H&M her zamanki gibi! Rue D’Antibes civarında gezindik. Trafik gece gündüz çok sıkışık olduğundan Dani ve PG kesinlikle arabalarını almıyorlarmış. Dediğim gibi siz de ya toplu taşıma ya da bisiklet veya tabanvay tercih edin.
Cannes sokaklarında her ülke için böyle şekerler koymuşlar.
 Bizimkisi bayağı fiyakalı yerde 🙂

L’Ecrin’den sahil

Tropezyen tartı

Daniela’nın evinin balkonundan Cannes sokakları

St Tropez
Şu meşhur St Tropez’i de gördüm ya artık gözüm açık gitmem. Küçücük ama çok güzel bir sahil kasabası. Etraf lüks gözükmese de insanlardaki kibirden son derece pahalı, jet set dolu bir yerde olduğunuzu her saniye hissediyorsunuz. Bizim gib halktan turistler de dolu ama dünyanın her yerinden gelmiş ultra zengin insanlar da dolu. Chanel, Dior gibi markaların dükkanları hep villalarda ve bahçelerinde de son derece lüks lokantalar var. Size tavsiye çok sade ama bir o kadar da şık gidin çünkü o kafelerdeki garsonlar tipinizi beğenmezlerde dönüp bakmıyorlar. Paranızla rezil oluyorsunuz. Biz Nice’den 4,5 saatte varabildiğimiz için maalesef orada az kaldık. Sakın ama sakın araba ile gitmeyin. Nice, Cannes veya St Raphael’den deniz yolu ile ulaşabilirsiniz www.trans-cote-azur.com adresinden güzergahları görebilirsiniz. Nice-St Tropez-Nice 56 Eur. St Tropez’ye geldikten sonra da etrafı gezdiren küçük botlara binebilirsiniz. Tavsiye mutlaka tropezyen tartınını tadın. Buraya özelmiş ve taklit edilemiyormuş. Bütün turizm büroları haritaları bedava verirken burada 2 Eur ödemeniz lazım. Ofiste genellikle butik otellerin reklamları var. Geçerken ben St Raphael’i de çok beğendim. Orada konaklama yapılıp etraf gezilebilir. Anlatacak çok şey yok. Para var, huzur var ve herkes orada mutlu 🙂
tam yazlık arabası olmuş

St Tropez’nin Reinası

bu mini boy motosiklete bayıldım

parkta yaşlılar mutlu mesut fransız misket oyununu oynuyorlar

meşhur turta

burada küçük gibi dursalar da bu tekneler bizim vapurlardan büyükler
Reklam