İtalya’da yaşayarak az çok İtalyanlar hakkında bilgi sahibi oldum. İtalyanları bir italyanın kaleminden öğrenmek için Luigi Barzani’nin “The Italians” kitabını okumamı tavsiye ettiler. Onu aldım ama daha okumadım açıkçası. Benim favorim bu kitap, Italianissimo. Yazarlar Toscana’da yıllardır yaşayan bir Amerikalı, Lise Apatoff ve İtalyan Louise Fili. Kitabın başında İtalya’da her şey daha lezzetli, kulağa daha hoş gelir ve daha güzel durur diye yazmışlar. İtalyanların en iyi yaptığı 40 şeyi maddelemişler ama beaperativo, n içlerinden benim en çok beğendiğim, daha doğrusu sevdiklerimi sizinle paylaşacağım.

1- Aperativo: Neredeyse her yazımda bir aperativo geçer. Neden? Çünkü çok seviyorum. Bence italyanın sosyal yaşamının en güzel örneği bu. İşçi, avukat, işsiz, öğrenci, ev kadını vs. hepsi bir barın önünde toplanıp ellerinde kadeh, minik tabaklara atıştırmalık doldurup çene çalıyorlar. Yemekten önce iştah açmak için içilen içki gibi açıklanıyor. Maalesef kilo almamın baş sebebi olsa da bana gelen her misafirimi aperativoya götürüyorum. Keşke Türkiye’de de bunu başarabilsek ama o bedava açık büfeyi görünce bizim millet ne rekor denemeleri yapmaya kalkışır, düşünmek istemiyorum. Mutlaka Aperol Spritz deneyin. Genellikle aperativo saat 19:00’da başlar ve 22:00 gibi biter.
http://www.travelettes.net

2 – Kahve: Bir kahveyi aynı makinadan kaç farklı şekilde elde edebilirsiniz? Espresso, cappuccino, macchiato, corretto, lungo, doppio stretto, americano … Aman dikkat, sakın ama sakın nescafe istemeyin. Bu istek İtalyanlarda alerji yapıyor. İtalyada İtalyan olun ve espresso için. İtalyanın hangi şehrinde olursam olayım sabahları yolda yürürken geçtiğim bütün barlardan mis gibi kahve kokusu yayılır. Bir de çıngır çıngır fincan-kaşık sesi. Bu ülkede en sevdim özelliklerden biri de bu. İki işin arasında mutlaka bir kahvede durulur ve hüüüp, espresso mideye indirilir. Bu arada benim favori kahve markam Illy.
http://www.kareyhelms.com/2010/07/a-perfect-pour-by-plaid

Ekim 2009 Torino – Çağlar ve ben ve bacio-fior di latte
3 – Dondurma (Il Gelato): Saat 5 çay vakti’nin İtalyan versiyonu dondurma saati. Saat 5’de sokağa  çıkın, herkesin elinde dondurma var. Dondurmayı anlatmaya gerek yok. İtalya’da benim favorim Grom. Gittiğiniz şehirde mutlaka Grom var mı diye sorun ve bacio ve fior di latte yiyin. Yeri gelmişken dondurmanın tarihini yazayım. İnternette araştırdım. Dondurmanın tarihi, M.Ö. 4. yüzyıla dayanır. Boğazına düşkünlüğü ile tanınan Roma imparatoru Neron, gladyatör dövüşlerini seyrederken, kendisine lezzetli yiyecekler sunan çeşni başlarını ödüllendirirmiş. Çeşni başlarından biri, bir gün dağın zirvesinden topladığı karları bir kaba doldurmuş, üzerine bal ve çeşitli meyve parçaları dökerek, imparatora sunmuş. Neron, o güne kadar hiç tatmadığı bu yiyeceği çok sevmiş. Ertesi gün de köle ordusunu kar toplamaya göndermiş. Karın üzerine bal ve ezilmiş meyve döktürerek, tarihin ilk dondurmasını hazırlatmış. Dondurmanın tarih içinde tüm dünyaya yayılması da şöyledir:
13. yüzyılda Marco Polo Çinlilerin buz ve süt karışımını öğrenerek bu metodu Avrupa’ya götürmüştür. Zaman içinde buzlu tarifler ortaya çıkmış Fransız ve İtalyan restoranlarında çok ünlenmiştir.1676 senesinde Paris’te 250’ye yakın dondurmacı olduğu bilinir. 1851’de Jacob Fussel, ABD’de dondurma yapıp satmaya başlamıştır.Değişik maddelerle hazırlanan dondurmanın İtalyanlara özel ‘Semi-Freddo’ adında bir çeşidi vardır. Dondurma yapılırken karışım dondurulmadan önce içine kremalı bir bisküvi katılarak bu ünlü dondurma hazırlanır.

4- Balsamik Sirke (Aceto Balsamico): Gerçek balsamik sirke Emilia-Romagna bölgesindeki Modena şehrininkiymiş. Diğerlerinin hepsi çakmaymış (şaka şaka, bunlarda lezzetli ama gerçeği Modena’dan gelen). Bu nedenle ben marketten alırken hep Aceto Balsamico di Modena yazanlardan alıyorum.